Bugün Türkiye’de Müslümanların en büyük müşküllerinin başında; yıkılan aile müessesesi, ifsat edilen İslâm kadını, teşvik edilen eşcinsel eğilimler, cinsiyet eşitliği melaneti, genetiği değiştirilmiş gıda ve genetiğe müdahale eden tıbbi muhteva meseleleri gelmektedir. Adeta insanlığın fıtratına harp ilan edilen bir devri yaşıyoruz. Hocalar bunu konuşmuyor değil çok az bir kısmı da olsa konuşuyor lakin konuşanlar cüzzamlı muamelesi görüyor, soruşturma geçiriyor, sistematik olarak; medya, siyaset, bürokrasi linçine maruz kalıyor.
Sigara paketlerinin üzerinde “öldürür” yazıyor, doktorlar feryat ediyor “içmeyin şu zehri” diye, üzerindeki resimler mide bulandıracak cinsten, haram fetvası dahi verildi lakin kimse kaldırıp atmıyor bütün pahalılığına rağmen içmeye devam ediyor. İşte bugün en tesirli hocaların etkisi bile ancak bu mesabededir.
Ben oğlunu işe koymadığı için bir millet vekilinin üzerine yürüyen kadın gördüm; ancak “kadın hastalıkları/kadın doğum bölümlerinde neden hâlâ erkek stajyerler görev alıyor?” diye itiraz eden birine rast gelmedim.
Bu ayetleri okuduktan sonra Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: İsrailoğulları arasında dinleri hususunda bir eksiklik ortaya çıkınca içlerinden biri kardeşinin günaha düştüğünü görür ve onu günahından sakındırırdı. Fakat ertesi gün o kötülüğü işlemeye devam etmesine rağmen, o sakındıran kimse onunla birlikte oturup yer içerdi. Allah’ta böylece bunların kalplerini birbirine benzetti.”
Rasûlullah (s.a.s.) buraya kadar konuşurken bir yere dayanmıştı, buraya gelince doğruldu ve şöyle buyurdu:
“Evet, vallahi siz ya iyiliği emreder kötülükten menedersiniz, zalimin elinden tutup onu hakka döndürürsünüz ve onu hak üzere tutarsınız (ya da sizin de kalpleriniz birbirine benzer)”
(Ebû Dâvud, “Melâhim”,17, nr. 4336; Tirmîzî, “Tefsîru Sûrati Maide”, 7, nr: 3047-3048 vd.)