Evlilik çiftlerin bireysel kriterleri üzerine değil ilkeler üzerine kurulmalıdır. Kriterler daha çok o gün için cazip gördüğümüz hasletlerdir; 25 yaşında bizim için önemlidir ama 35 yaşında önemini yitirir. İlkeler ise evlilik yalpalamaya başladığında balans ayarı vereceğimiz iki taraf içinde tartışılmaz olan değerlerdir. Onun için önce ilkeler sonra kriterler; kriterler zamanla değişir ama ilkeler değişmez.
- DİN ALGIMIZ
Biz Müslümanlar için bu ilkelerin başında hiç şüphesiz evliliği bir ahiret yolculuğu olarak görmek gelir. Bu şuurla tesis edilecek bir yuvaya ne kadın hizmetçilik etmekten gocunur ne de erkek. Çünkü bu bilince sahip olan bir çift gerek birbirine gerekse kurdukları yuvaya hizmeti ibadet telakki edecektir. Bugün belki göz ardı edilen en hayati nokta burasıdır ki; eşler birbirini adeta rakip olarak görmeye başlamıştır.
Fakat bu noktada somut bir çerçeve çizilmelidir; zira herkes farklı bir din algısı taşımaktadır. Herkes kendisini İslâmi görüyor; ancak yaptığı işlerin kitapta yerini bulamıyorsunuz. Dolayısıyla “anlaşmazlığa düştüğümüzde şu şu hocaların fetvaları bizim için hakem olacak” şeklinde belirgin tavır ortaya konulmalıdır.
- MODERN DÜNYA VE TOPLUMUN KABULLERİNE KARŞI BAKIŞIMIZ
Din algımızın sınırlarını bu şekilde çizdikten sonra belirlenmesi gereken en önemli ilkelerden biri de “modern dünyaya ve toplumun kabullerine” bakışımızın nasıl olacağıdır. Çünkü bu iki unsur inanç dünyamızı, buna bağlı olarak da aile hayatımızı ciddi anlamda manipüle edecektir. Artık bugünkü toplumun kabullerini ve bize dayattığı yaşam tarzını sorgulamak bir Müslüman için zorunlu hale gelmiştir. Çünkü bugün toplumumuz ne dini değerlerini ne de belli bir örfü baz alarak değil tamamen sürü psikolojisiyle popüler kültüre entegre bir biçimde hareket etmektedir. Dolayısıyla evliliğe adım atarken değerlerin tamamen erozyona uğradığı bu kaygan zemine karşı tavrımız net bir biçimde belirlenmelidir. Böyle bir zemini sorgusuz sualsiz kabullenen ve tasvip eden kişilerle kurulacak yuvanın ne dünyada ne de ahirette bizi selamete çıkarmayacağı açıktır.
- ANNE BABA MÜNASEBETLERİ
Sınırları belirgin bir biçimde çizilmesi gereken bir diğer önemli mesele de eşlerin anne-babaları ile münasebetlerinin nasıl olacağıdır. Eskiden erkeğin anne babasından kaynaklı sorunlar çok daha baskın iken artık kadının anne-babasından kaynaklı sorunlar revaçtadır. Şöyle ki; yeni nesil kadınlar anne baba özlemini(!) bayağı bi abartarak kocalarını darlayabiliyorlar. Sık sık valizleri yüklenip baba evine kapak atmak, çocukları annenin başına salıp keyfine bakmak şeklinde özetleyeceğimiz bir anlayış; evliliği çabukça deforme etme, koca evini yadırgama hatta evliliği kanıksama boyutlarına varabilmektedir. Dolayısıyla bu nokta da muğlak bırakılmayıp “ailelerimizin konumu budur, münasebetlerimiz şu sıklıkta, şu şekilde olacaktır” diye konuşulmalıdır. Zira bu gibi abartılı münasebetler herkesin tahammül göstereceği şeyler değildir.
One thought on “Evlilik öncesi mutlaka konuşulması gerekenler”